Yurttaşımızın güvenliği her makamdan daha kıymetli
İzmir BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Tunç Soyer, Deprem ve Dirençli Kentler Konferansı’nda dirençli bir İzmir için yürütülen çalışmaları anlattı. BaÅŸkan Soyer, “DoÄŸayla uyumlu ve dirençli kentler inÅŸa etmek için ülkemizin her bir köÅŸesine, belediye baÅŸkanı olarak geçirdiÄŸim sürede edindiÄŸim tecrübeleri aktarmak için canla baÅŸla çalışmaya devam edeceÄŸim. İzmir’de baÅŸlattığımız hikâyenin de takipçisi olacağım. Çünkü benim için İzmirlilerin ve bu ülkede yaÅŸayan her bir yurttaşımızın güvenliÄŸi, her türlü makamdan, mevkiden çok daha kıymetlidir” dedi.
Prof. Dr. Naci Görür ise “Åžu anda İzmir’de çok deÄŸerli bir çalışma yapılıyor. Bu çalışma dirençli İzmir için önceden yapılması gereken bir altyapı. Bu çalışma bittikten sonra eÅŸzamanlı yürütülen çalışmalarla birlikte diliyorum ki İzmir dirençli bir kent haline gelecektir” diye konuÅŸtu.
İzmir BüyükÅŸehir Belediyesi tarafından düzenlenen Deprem ve Dirençli Kentler Konferansı Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) yapıldı. İzmir BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Tunç Soyer’in “dirençli kent” vizyonuyla ev sahipliÄŸi yaptığı ortak akıl buluÅŸmasına yerel yöneticiler, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, siyasi partilerin temsilcileri, akademisyenler ve İzmirliler katıldı.
“Öncelik dirençli kentler yaratmak olmalı”
İzmir BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Tunç Soyer, açılış konuÅŸmasını “İzmir'in dirençli bir kent olma yolculuÄŸunu güçlendiren bu ortak akıl buluÅŸmasında sizlerle bir arada olmaktan gurur duyuyorum” diyerek baÅŸlattı. 30 Ekim 2020'de İzmir'de meydana gelen depremin herkesin hayatında derin izler bıraktığını belirten BaÅŸkan Soyer, “Depremde ölmek, asla kader deÄŸildir. YaÅŸadığımız kayıpların gerçek ve yegâne sebebi, zamanında alınmayan önlemlerdir. İzmir'de 30 Ekim Depremi'nin hemen ardından, bir daha kimsenin yüreÄŸine sevdiÄŸinin acısı düÅŸmesin, hiç kimsenin ocağı sönmesin diye İzmir Depremi Ortak Akıl BuluÅŸması'nı gerçekleÅŸtirdik. Tıpkı bugün olduÄŸu gibi omuz omuza vererek, içinde yaÅŸadığımız kenti dirençli hale getirmenin yollarını aradık. 14 üniversite, 25 kamu kurumu, 38 STK, meslek odası ve 29 belediyeden oluÅŸan katılımcılarımızla aldığımız kararlar neticesinde Deprem Eylem Planımız ÅŸekillendi. Büyük bir kararlılıkla uyguladığımız Deprem Eylem Planımız ÅŸu baÅŸlıklar üzerinde yükseliyor: Yapı stoku envanteri çalışmaları, depremsellik ve mikro bölgeleme araÅŸtırmaları ve elbette kentsel dönüÅŸüm. İnÅŸaat Mühendisleri Odası ile birlikte hayata geçirdiÄŸimiz yapı envanteri ve bina kimlik belgesi çalışmalarımız sayesinde İzmirlilerin yaÅŸadıkları binalar hakkında kapsamlı bilgilere eriÅŸmelerini mümkün kıldık. Projemize depremden en çok etkilenen, Bayraklı ve Bornova'da baÅŸladık. Ve toplamda 94 bin 773 yapının envanterini çıkardık” dedi.
İzmir’de neler yapıldı?
İzmirlilerin artık bizizmir.com adresi üzerinden bir tıkla, oturdukları binaların deprem mevzuatına uygunluÄŸu, ruhsat ve proje bilgileri gibi önemli verilere ulaÅŸabildiÄŸini belirten BaÅŸkan Soyer, “DiÄŸer yandan mikro bölgeleme yöntemiyle Bayraklı, Bornova ve Konak ilçelerimizde zemin etüdü çalışmalarına baÅŸladık. Kentimizdeki yapıların güvenliÄŸini saÄŸlayacak bu projeyi 2024 içinde tamamlıyoruz. Orta DoÄŸu Teknik Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü birlikteliÄŸiyle yürüttüÄŸümüz İzmir Depremsellik ve Tsunami AraÅŸtırma projesi ile yalnızca ÅŸehrimizin deÄŸil, komÅŸu illerin de deprem risklerini en ince ayrıntısına kadar incelediÄŸimiz bir süreci baÅŸlattık. İzmir'le birlikte, Aydın ve Manisa'nın bir bölümünü de içine alan büyük bir alanın deprem riskini modelliyoruz. Elde edilen veriler, kentimizin afetlere karşı dirençli yapısını güçlendirmek için temel oluÅŸturacak. İzmir’in gelecekte nereye, nasıl yapılaÅŸması gerektiÄŸini tespit ediyor, bu doÄŸrultuda gerekli olan bilimsel verileri büyük bir titizlikle topluyoruz. Bu çalışmalarımızın bir çıktısı olarak, İzmir’in dirençli kimliÄŸini güçlendiren örnek bir yapı doÄŸdu: Ege Åžehir Laboratuvarı. Bu laboratuvar, zemin ve yapı malzemelerinin fiziksel özelliklerini belirleyerek, kentsel dönüÅŸüm projelerimizde en üst düzey güvenliÄŸi saÄŸlıyor” ifadelerini kullandı.
“Kimsenin ahını almadan kentsel dönüÅŸüm yapıyoruz”
Türkiye’ye örnek ÅŸekilde yürütülen kentsel dönüÅŸüm çalışmaları hakkında bilgi veren BaÅŸkan Soyer, “Bizim kentsel dönüÅŸümden anladığımız, yalnızca eski binaların yıkılarak yenilenmesi deÄŸil. Bizim amacımız İzmir’in herkesin güvenle nefes alıp verdiÄŸi bir kente dönüÅŸmesi. Bu amacımıza ulaÅŸmak için, 6 bölgede toplam 248 hektarlık alanda, vatandaÅŸla yüzde yüz uzlaÅŸma temelinde, yerinde dönüÅŸüm ilkesi ile çalışmalarımızı sürdürdük. Uzundere’de 817, Örnekköy’de 333 olmak üzere toplam bin 150 bağımsız birimin anahtar teslimlerini yaptık. Kimsenin ahını almadan gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz Kentsel DönüÅŸüm hamlemizle, yaklaşık 820 bin metrekare inÅŸaat alanında, toplamda 5 bin 600 bağımsız bölümün inÅŸaatını yapıyoruz. GeçtiÄŸimiz yıl, 6 Åžubat'ta tarifi kelimelerle mümkün olmayan bir felaket yaÅŸadık. On binlerce canımızı yitirdik. Yüz binlerce vatandaşımız depremde evlerini, yakınlarını kaybetti. Depremin etkilediÄŸi bazı bölgeler adeta haritadan silindi. Bu felaket, dirençli kentler inÅŸa etmenin, ülke gündemini meÅŸgul eden tüm politikalardan çok daha öncelikli ve yaÅŸamsal olduÄŸunu bir kez daha gösterdi. Acının siyaseti olur mu? Çocuklarını yitiren ana babaların, yetim kalan çocukların üzerinden siyaset yapılır mı? İzmir'de bu yönetim anlayışının tam tersini yapmaya söz verdik. Bu güzel ÅŸehri afetlere karşı dirençli hale getirmeye, İzmirlileri güvenli ve saÄŸlıklı yaÅŸam alanlarına kavuÅŸturmaya odaklandık, en temel hedefimiz olarak tarif ettik. Kimsenin yüreÄŸine bir daha sevdiÄŸinin acısı düÅŸmesin diye olanca gücümüzle çalıştık. YürüttüÄŸümüz tüm çalışmalar, afet risklerini azaltmayı, can ve mal kaybını en aza indirmeyi hedefliyor” dedi.
“Yıkılan kentlerin ayaÄŸa kalkmasına yardımcı olmak için canla baÅŸla çalıştık”
BaÅŸkan Soyer, “Rant için deÄŸil, halk için baÅŸlattığımız kentsel dönüÅŸüm seferberliÄŸimiz ile İzmirlilerin güvenli konutlara sahip olması en büyük önceliÄŸimiz. 6 Åžubat sonrasında belediyemizin kurumsal gücüyle yıkılan kentlerin ayaÄŸa kalkmasına yardımcı olmak için canla baÅŸla çalıştık. BaÅŸlattığımız Bir Kira Bir Yuva hareketiyle, İzmir dayanışmasını büyüttük. Evsiz kalan yurttaÅŸlarımızı sıcak yuvalarla buluÅŸturduk. 85 milyon bütün Türkiye'nin yüreÄŸini daÄŸlayan bu yarayı sarmak için birbirimize sımsıkı kenetlendik. İlk andan itibaren, arama kurtarma ve tıbbi yardım ekiplerimizi, insani yardım malzemelerimizi bölgeye sevk ettik. Tüm gücümüzle afetzede kardeÅŸlerimizin yanında olduk. KardeÅŸ ÅŸehrimiz olan Osmaniye'ye, Hatay, Adıyaman ve KahramanmaraÅŸ’a konteyner kentler kurduk. Belediyemizin tüm imkânlarını seferber ederek depremzedeler için barınma, beslenme, saÄŸlık ve psikolojik destek hizmetleri sunduk. Parti, din, inanç gözetmedik. Bir elin verdiÄŸini öbür el duyurmadan gece gündüz çalıştık. YaÅŸanan bu tarifsiz acıyı bir nebze olsun hafifletebildiysek ne mutlu bize” diye konuÅŸtu.
“İzmir’de baÅŸlattığımız hikâyenin de takipçisi olacağım”
Afetlere dirençli kentler inÅŸa etmenin baÅŸta merkezi yönetim olmak üzere yerel yönetimlerin, meslek odalarının, akademinin, STK’ların, yani bir bütün olarak tüm toplumun ortak sorumluluÄŸu olduÄŸunu belirten BaÅŸkan Soyer, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Hepimizin en temel görevidir. Yıllardır her platformda hükümeti, yerel yönetimleri ve toplumumuzu afetlere karşı uyaran saygıdeÄŸer hocalarımızın, deÄŸerli bilim insanlarımızın önünde saygıyla eÄŸiliyorum. Sizlerin katılımıyla gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz bu buluÅŸma, geleceÄŸin dirençli kentlerine diliyorum ki ışık tutsun. Sizlerin rehberliÄŸi, bu yolda bizim için paha biçilemez bir kaynaktır. Biliyoruz ki afet risklerine karşı koymak için bilimin ışığında ilerlememiz, İzmir'in ve ülkemizin güvenliÄŸi için en saÄŸlam hareket noktasıdır. İzmir'in gücü, birlikteliÄŸimizde ve dayanışmamızdadır. DoÄŸayla uyumlu ve dirençli kentler inÅŸa etmek için ülkemizin her bir köÅŸesine, belediye baÅŸkanı olarak geçirdiÄŸim sürede edindiÄŸim tecrübeleri aktarmak için canla baÅŸla çalışmaya devam edeceÄŸim. İzmir’de baÅŸlattığımız hikâyenin de takipçisi olacağım. Çünkü benim için İzmirlilerin ve bu ülkede yaÅŸayan her bir yurttaşımızın güvenliÄŸi, her türlü makamdan, mevkiden çok daha kıymetlidir.”
“Diliyorum ki İzmir dirençli bir kent haline gelecektir”
Prof. Dr. Naci Görür ise programdaki konuÅŸmasına, “Buraya İzmir’in dirençli kent haline getirilmesi için bilimsel olarak görüÅŸlerimi paylaÅŸmak adına geldim. Åžu anda İzmir’de çok deÄŸerli bir çalışma yapılıyor. Bu çalışma dirençli İzmir için önceden yapılması gereken bir altyapı, buna böyle bakmak lazım. Bu çalışma bittikten sonra eÅŸzamanlı yürütülen çalışmalarla birlikte diliyorum ki İzmir dirençli bir kent haline gelecektir” diyerek baÅŸladı.
“Gözünün yaşına bakmadan yıkar”
Depremlerin bu coÄŸrafyada 13,6 milyon sene önceden itibaren var olduÄŸunu belirten Naci Görür, “O süreden beri depremler bu coÄŸrafyada oluyor. Milyonlarca sene de devam edecektir. Biz böyle bir coÄŸrafyayı yurt edinmiÅŸiz. Topraklarımızın yüzde 90’ı ve daha fazlası canlı faylarla kesilmiÅŸ vaziyette. Bu canlı fayların her birinin kendine özgü karakteri var. Her biri ne kadar büyüklükte deprem üretir, nasıl, ne zaman üretir, ürettikçe nereyi, nasıl etkiler, o bölgede depremin ÅŸiddeti ne olur, bunların hepsi bu fayların özelliklerine baÄŸlı. Bizim yapılanmamızla, yönetimimizle hiçbir ilgisi yok. Yerin altındaki dinamikler yeryüzünde Türk mü, Arap mı, Avrupalı mı yaşıyor bilmez, evleri saÄŸlam mı bilmez. Faylar deprem ürettiÄŸi zaman kendi güçleriyle ve o bölgenin karakteristikleriyle etki eder. Üstündeki yapılar eÄŸer kendi özellikleriyle uyumluysa onu belirli ölçüde tolere eder, yıkmaz ama eÄŸer zıtlaÅŸmış, ters ÅŸeyler yapılmışsa gözünün yaşına bakmadan yıkar. O bölgede yerleÅŸmiÅŸ insanları maalesef öldürür” dedi.
“Utanılacak bir ÅŸeydir”
İzmir’de yapılacak her mühendislik yapısının yerin altının dinamikleriyle uygun, barışık yapılması gerektiÄŸini belirten Görür, “Yapmadığımız zaman eninde sonunda o yıkılır ve biz de sonuçlarını görürüz. Bugün kendi yaptığımız hataların altında telef oluyoruz. O kadar çok hata yapmışız ki bu ülkenin kentlerinde onu düzeltmekten korkuyoruz. Ama bir yerden baÅŸlamak zorundayız. İzmir’in yaptığı gibi. Deprem dirençli kent nedir? Deprem geldiÄŸi zaman minimum hasarla atlatan kent demektir. Elbette büyük depremde kentlerde büyük hasarlar görülür ama bu hasarların afet boyutuna çıkması bizim hatamızdır. Bu da bizim açımızdan utanılacak bir ÅŸeydir” dedi.
“Kader deyip geçiÅŸtiremezsiniz”
Prof. Dr. Naci Görür, 6 Åžubat depremine dikkat çekerken bir gecede yaÅŸanan kayıpları hatırlattı. Bilimle yönetilen aydın ülkelerin bu kayıpları veren ülkelere iyi gözle bakmadığını aktaran Görür, “Bir gecede 50 binden fazla insanı topraÄŸa gömüyorsanız ÅŸapkanızı önünüze koyup düÅŸüneceksiniz. Biz ne yaptık ya da neyi yapmadık ki bu kadar insanı topraÄŸa verdik. MaraÅŸ depremi geliyorum diyen bir depremdi. 1999’da Marmara depremi sonrasında ilk söylediÄŸimiz yer MaraÅŸ’tı. MaraÅŸ’a dikkat edin diye söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Hepimiz suçluyuz, bu ülkenin insanları olarak. Üzerimize düÅŸeni yapmadık. Bunu kader deyip geçiÅŸtiremezsiniz. Bu depremle hiçbirimiz yüzleÅŸmedik. Biz hiçbir ÅŸey yokmuÅŸ gibi davranıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yorumlar (0)
Gülsu Sağ
En doğru ve en kaliteli haberi yansıtan Gez Medya'ya teşekkürler. Bir Ege'li olarak Tunç Soyer'i canı gönülden destekliyoruz.